top of page

Güzel OLMAMANIN Güzeliği - I

Evet evet doğru okudunuz! Güzel olmamak yazdım.

Senelerdir güzellik ve makyaj kategorisinde içerik üreten bir insan olarak, bu kanıya nereden vardım dersiniz?

Hepimizin bildiği meşhur bir deyiş vardır, "Güzellik görecelidir." Benim de çıkış noktam, bu cümle oldu işte.

"İyi de Ece, bir sürü dünya güzeli manken, oyuncu, şarkıcı var ortalıkta. Onlarınki de mi göreceli?" derseniz, cevabım "ELBETTE!".

Soldaki tablonun orijinali, sağdaki ise günümüz standartlarına uygun photoshoplanmış hali.

Aslında güzellik algısı da trendlere ve modaya bağlı bir şeydir. Bunun en basit örneğini, klasik dönem tablolarında ve eserlerinde "güzel" olarak resmedilen kadınların, günümüzde güzel kabul edilen kadınlardan ne kadar farklı olduğuna bakarak anlayabilirsiniz.

Günümüzde güzel kabul edilen "ideal" kadın, uzun boylu, zayıf, sarı ya da kumral dalgalı saçlı, hokka burunlu, dolgun dudaklı ve bronz bir tene sahiptir. Aklınıza hemen Victoria's Secret mankenleri geldi değil mi? Peki ya klasik tablolardaki kadınlar? Onlar beyaz tenli, etine dolgun, genellikle kumral, dudakları zaman zaman ince ve burunları ise hafif kemerli. Neredeyse birbirinin tam tersi! Çünkü o dönemin yaşam şartlarıyla, günümüzün yaşam şartları birbirinden çok farklı.

Klasik tablolarda güzel kadınların beyaz tenli tasvir edilmesinin sebebi, gerçekte çoğu kadının güneş altında uzun süre çalışmak zorunda kalmasıydı. Karnını doyurabilmek için evin dışında çalışmak zorunda kalan kadınlar, ister istemez bronzlaşıyordu. Ancak üst sınıfa mensup kadınların çalışma mecburiyeti bulunmadığından, beyaz tenlerini koruyabiliyorlardı. Bu ayrıcalığa sahip kadınların sayısı oldukça az olduğundan, beyaz ten nadiren elde edilebilen bir görünümdü ve sahibesinin bolluk içinde yaşadığını, sağlıklı olduğunu simgelediği için de güzel kabul ediliyordu. Yine aynı sebepten, bu dönem tablolarındaki kadınlar balık etliydi de. Çünkü o dönem tarlada çalışmak ve ağır ev işlerini yapmak zorunda kalan kadınlar, üst sınıfa mensup hemcinsleri gibi "işlenmiş" ve az bulunan gıdalara da erişemediğinden, genellikle zayıf kalıyordu. Bu da kilonun, bolluk ve sağlık ile özdeşleştirilmesine; dolayısıyla güzel kabul edilmesine sebep oluyordu.

Günümüzde ise, bu durumun tam tersi söz konusu. 1920'lere kadar devam eden "Beyaz tenli kadın güzeldir." algısı, Coco Chanel'in güneşin altında uyuyakalarak bronzlaşması ile gücünü kaybetmeye başlamıştır. Çünkü endüstri devrimi ile başlayan ve işçi sınıfını iç mekanda çalışmak zorunda bırakan şehir yaşamı, insanların gün ışığı görerek bronzlaşmasını zorlaştırmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan ekonomik kriz ise insanları hayatta kalabilmek için zor çalışma şartlarına katlanmaya itmiş, tatil çok büyük bir kesim için hayal haline gelmiştir. İşte bu noktada, rollerin yer değiştirdiğini söylemek mümkündür. Maddi yeterliliğe sahip olduğu için tatile gidebilen ve bronzlaşabilen kadınlar, sağlıklı ve dolayısıyla güzel kabul edilmeye başlanmıştır.

Bir sonraki yazımızda günümüzdeki kilo algısının güzellikle ilişkisini ve spor trendlerinin gelecek nesillerin güzellik algısını nasıl şekillendirdiğinden bahsedeceğiz.

Öne Çıkan Yazılar
Son Yazılar
Arşiv
Etiketler
Henüz etiket yok.
Beni Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
ECE DİNÇ LOGO
bottom of page